Cesaret, Yüreklilik, Atılganlık Olmayan Hiçbir Dâva Başarıya Ulaşamaz! FIRAT KARACABEY

   
  cCc Fırat Karacabey cCc
  Yaradılış Destanı
 

YARADILIŞ DESTANI

Bir GökTürk şahaseri olan Orhun Abidelerinde, Bilge Kağanın ağzından söylenen: "Üstte mavi gök, altta yağız yer var edildiği zaman ikisinin arasında insan oğlu yaratıldı" cümlesi ile, Yaradılış Destanından çok sonra gelişen Er Manas Destanının "Yer yer olduğunda, su su olduğunda" mısraları, Yaradılış Destanının tesirini gösteren çok açık vesikalardır.

Bu destan, hemen hemen millet olma yolunda ilk adımlarını atan Türklerin, o günlerine ait bir destandır. Orta Asya' da yaşamış olan bütün Türk boyları arasında söylenmiş ve yıllarca söylenegelmiş olması yüzünden, değişen kültür ve medeniyet anlayışları sonucunda bir çok yerli ve yabancı ilavelerle genişlemiştir. İlk çağlardaki Türk adları bile zamanla değişmiş ve ekserisi Çinlileşmiştir.

Yaradılış Destanı, ondokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar, Orta Asya Türkleri arasında, bilhassa Alataylı ve yeniseyli Türk Boyları arasında, söylenegelmiştir. Bugün bile, bu havalide dolaşanlar, tek tük de olsa bu destanın söylendiğine şahit olabilirler. On dokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru, Orta Asya' da muhtelif geziler yapmış olan Rodloff ve Berbitski iki ayrı söyleniş şekliyle tesbit etmişlerdir.

Gök yoktu, yer yoktu. Sadece sonu olmayan bir deniz vardı. İlah Ülgen bu denizin üstünde uçuyordu. Konacak sert bir yer arıyordu. Böyle uçarken gönlüne doğdu, bir ses: "Önündeki nesneyi yakala." diye fısıldadı.

Ulgen bu fısıltıyı tekrarladı. Bir yandan da ellerini öne doğru uzattı. O sırada suyun üstüne bir taş çıkmıştı. Ülgen taşı yakaladı ve üzerine kondu.

Taşın üstüne ne yapacağını düşündü. Düşünürken, o suçsuz bucaksız suyun içinden Ak Ana süzülüp Ülgen' in karşısına çıktı ve: "Yarat1" dedi, üç defa tekrarladı. Ülgen: "Nasıl?." diye sordu. Ak Ana da: "Yaptım, oldu de; yaptım olmadı, deme" diye akıl verdi.

Ak Ana bunları söyledikten sonra kayboldu. Bir daha da kimseye görünmedi. Ak Ana' nın bu buyruğu üzerine Ülgen, insanlara şu emri verdi: "Var olanı yok etmeyin; vara yok diyen de yok olur..."

Bunun üzerine Ülgen: "Yer yaratılsın!." dedi, yer yaratıldı; "Gökler yaratılsın!." diye buyurdu, gökler yaratıldı. Ve böylece dünya yaratılmış oldu.

Bundan sonra üç tane büyük balık yaratıp onların kenarlarına, ötekini de tam ortasına yerleştirdi. Balıklardan ikisini yerin kenarlarına, ötekini de tam ortasına yerleştirdi. Ortada bulunan balığın başı kuzay yönündedir. Bu balık başını aşağı eğerse dünyayı seller götürür. Eğer başını daha aşağı eğerse dünyada su basmadık bir avuç yer kalmaz. Bunun için bu balık kocaman bir zincirle bir direğe bağlanmıştır. Onu Ulu Kişi idare etmektedir.

Dünyayı meydana getirirken Ülgen "Ay ışığı ile güneş ışığının dokunduğu altın dağda" otururdu. Bu dağ, gökyüzü ile yer yüzünün arasında idi.

Bizim ay ve güneşimizin dünyasından başka doksan dokuz dünya daha vardır. Bunların hepsinde birer uçmak ve birer tamu vardır. her birinde insanlar da bulunur. En büyük dünya Han Kurbustan Tengere' dir. Bu alemin idaresini Ülgen kendi yardımcılarından Burkan adındaki ruha vermiştir. Bu alemin bulunduğu dünyanın aı Altın Telegey' dir. Cehennemi Toçiri Tamu' dur. Bu tamuyu Kara adlı bir zebani idare eder.

Doksan dokuz alemin ortancası olan ezre Tengere' dir. Ezre Tengere' ye Belgin Keratlu Türün adlı melek idare eder; bulunduğu dünyanın adı Altın Şarka' dır, cehennemi Kara Tamu' dur. Kara Tamu' yu idare eden zabaninin adı Karakçı' dır.

İnsan oğullarının yaşadığı bizim dünyamız en küçük alemdir, ki adına Kara Tengere Dünyası denilir. Bu dünyayı Ulu Kişi idare eden zebani de Kerey Han adında bir ruhtur. Bizim dünyamızın üstünde otuz üç kat gök vardır.

Günlerden bir gün Ülgen denize bakıp seyrederken suyun üstünde bir toprak parçasının yüzdüğünü gördü. Toprağın üzeri insan bedenine benzeyen bir kil tabakası ile kaplanmıştı. Ülgen: "Bu cansız toprak kişi olsun!" diye buyurdu. toprak hemen kişi oldu. Ülgen bu kişiye Erlik adını verdi ve olduğu yere bıraktı. Fakat Erlik giderek Ülgen' i buldu. Ülgen de yanına aldı, benimsedi. Bir hayli zaman geçtikten sonra Erlik Ülgen' i kıskandı ve ondan da güçlü kuvvetli olmak istedi ve Ülgen' e imrenerek: "Ben de onun gibi olmalıyım" diye düşünmeye başladı. Düşüne düşüne de Ülgen' e düşman oldu. Bunu anlayan Ülgen de Gök Oğul yarattı. Daha sonraları da bizim dünyamızda yaşayan insanları hasıl etti. Bunların kemiklerini kamıştan ve etleri topraktan oldu.

En sonra da yine bir kişi olan Ulu Kişi' yi canlandırdı ve ona: "Bu insanları sen idare et!" diye buyurdu.

kaynak:Türk Destanları - M.Necati Sepetçioğlu
Sayfa: 99,100,101,102,103

 

 
  Bugün 29 ziyaretçi (46 klik) kişi burdaydı!
JİTEM'ÜLKÜ BİRLİĞİ
'' FIRAT KARACABEY
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol